Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, George Orwell Kitap İncelemesi

 " Bazen iki kere iki beş eder. Hatta bazen üç eder. Bazen aynı anda hem üç hem beş ettiği de olur. Daha fazla çaba göstermelisin. Aklı başında olmak kolay değildir."

Düşüncelerinizi ifade etmek için gerekli kelimeler bile bu dünyadan silinip giderse, nasıl özgürce düşünebilirsiniz? Gerçekten düşünmeye ayrı bir birey olmaya gerek var mı? Birey mi iyidir, yoksa bütünün bir parçası olmak mı? Beyaz bir sürüdeki tek siyah daima dikkat çeker, göze batar. Siyah olmaya gücün yeter mi?

Açıkçası sert ve çarpıcı bir kitap. Okurken arada duracaksınız ve diyeceksiniz ki "Bu ne açık sözlülük ve haklı gerçeklik!" Yöneten-yönetilen arasındaki paslaşmanın ve yönetilenin üstündeki o baskıyı ancak sürüdeki siyah hisseder. Oysa insanı siyah beyaz düşünceler olarak ayıramazsın. İki renk arasında grinin o kadar çok tonu vardır ki düşünce olarak....

Kitabın ilk 200 sayfası sonraki 150 sayfaya sizi hazırlamak için gibiydi aslında. Zihin makinalaştırıldıktan sonra insan olmanın bir önemi yoktur. Okuduğum en gerçekçi ve en az gerçekleşmesinin isteyeceğim distopyalardan birisiydi. Boşuna kabus distopyası olarak tanımlanmamış.
Keyifli okumalar dilerim...
Alıntılar:

Zekilik kadar aptallık da gerekliydi, ama aptalca davranmak da zekice davranmak kadar zordu.
Sayfa 315


İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.
Sayfa 286


+"Elimde değil," dedi. "Gözümle gördüğümü nasıl yadsırım? İki kere iki dört eder."

-"Bak, winston. Bazen iki kere iki beş eder. Hatta bazen üç eder. Bazen aynı anda hem üç hem beş ettiği de olur. Daha fazla çaba göstermelisin. Aklı başında olmak kolay değildir."
Sayfa 285


Gökyüzünün herkes için bir olması ne kadar tuhaftı. O göğün altındaki insanlar da birbirine çok benziyorlardı; her yerde, yeryüzünün dört bir yöresinde, birbirlerinin varlığından habersiz, aralarına nefret ve yalan duvarları girmiş, ama yine de birbirinin aynı olan; '...' yüz milyonlarca insan yaşıyordu.
Sayfa 252


Felsefede, dinde, ahlakta ya da politikada iki kere iki beş edebilirdi, ama iş bir top ya da uçağın yapımına geldi mi, iki kere iki dört etmek zorundaydı.
Sayfa 228



Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir.
Sayfa 197


Sırf, bir şey yapmayı hiçbir şey yapmamaya yeğlediğim için. Şu oynadığımız oyundan kazançlı çıkmamız olanaksız. Kimi yenilgiler kimilerinden daha iyi olabilir, o kadar.
Sayfa 164


Satrançta mat olmuşken hamle yapmaya çalışmak gibi bir şeydi.
Sayfa 138


Küçük nesneleri görebilen, ama büyük nesneleri göremeyen karıncalara benziyorlardı.
Sayfa 118


Bir zamanlar dünyanın güneşin çevresinde döndüğüne inanmak nasıl delilik belirtisi olarak görüldüyse, şimdi de geçmişin değiştirilemeyeceğine inanmak delilik belirtisi olarak kabul ediliyordu. Bu inancı bir tek kendisi taşıyor olabilirdi ve eğer öyleyse, o zaman delinin tekiydi. Ama deliliği pek dert etmiyordu, onu asıl ürküten yanılıyor olabileceğiydi.
Sayfa 105


NASIL'ını anlıyorum: NEDEN'ini anlamıyorum.
Sayfa 105


Bu adam gerçek bir insan değil de bir çeşit kuklaydı sanki. Konuşan, adamın beyni değil, gırtlağıydı. Ağzından çıkanlar sözcüklerdi gerçi, ama gerçek anlamda bir konuşma değildi bu: Ördek vaklaması gibi, bilinçsizce çıkarılan bir gürültüydü.
Sayfa 79 - Can



Her davranışın sonuçlarını, o davranışın kendisi doğurur.
Sayfa 52 - can


Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey sizin değildi.
Sayfa 51 - can

Share on Google Plus

About gezen mühendis

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder

Rotasız Seyyah Kitap İncelemesi

  Rotasız Seyyah Kitap İncelemesi Ufkunuzu genişletecek, bir çok olaya farklı açıdan yeni bir görüş kazanacağınızı düşündüğüm kitap. En azın...

Bu Blogda Ara