Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley ) Kitap incelemesi & Alıntılar


Cesur Yeni Dünya Aldous Huxley  Kitap incelemesi & Alıntılar



"Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur."
Hayvanların arasında bir tek biz "gelecekte bitmiş zaman" kipinin acısını çekeriz.
Kitabı incelerken bu iki alıntı ile başlamak istedim. Ütopya kitaplarını oldum olası sevmişimdir ancak bu kitap bu çıtayı öyle bir seviyeye çıkardı ki hayretler içerisindeyim... Kelime anlamı bakımından güzel ama var olmayan yer olarak kitabın ön sözünde tanımlanırken; Böylesine bir kurguyu 1932 de düşünmesi şaşılacak bir şey.



Kitabın elimde o kadar uzun kalmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi belki de bitmesini istemeyeşimdendir ama 17. bölüme geldiğimde kitap su gibi aktı gitti ben bile bitmesine izin vermek zorunda kaldım. Kitabın asıl düşüncelerini, bu toplumun neden böyle olması gerektiğini kaleme aldığı sayfalardır. Pek çok alıntım da o taraftan çıktı zaten...







Konu olarak kitabı ele almak istersek: Yeni Cesur Dünyamızda herkes herkes içindir. Tanrı inancı Ford inancına dönüştürülmüş, dertlerden arındırılmış, yaşlılıktan kurtulmuş, hastalıkların olmadığı kısaca 'mükemmelleştirilmiş' bir toplumumuz vardır.
Anne olmak yüz kızartıcı bir durum olarak görülmeye başlanmıştır. Akraba bağları yoktur. İnsan şişelerden şartlandırılmış yazgıları belli olarak doğarlar. Bunlar ise buz dağı mantığı ile ayrılırlar: dokuzda sekizi su seviyesinin altında, dokuzda biri üstünde. Optimum toplum tanımı sf 223de böyle tanımlanmaktadır. Aynı zamanda bir toplumun tamamen Alfalardan oluşması durumunun yıkıma iteceği düşünülmektedir. Ada deneyi de bunu kanıtlar niteliktedir: Kimse alt işleri yapmak istemez bunun için türlü oyunlar oynar; Yüksek konumda olanlar konumlarını koruyabilmek için entrikalar çevirirler.


Bunun içindir ki şişedeki insanlar alfa, gama, beta... şeklinde sınıflandırılmış ve şartlandırılmışlardır. Şartlandırma gereği herkes mutludur, kimse şikayetçi değildir.


Kitaptaki görsel anlatım o kadar iyi ki kokuyu hissedebilir hatta sesleri duyabilirsiniz. Kitap satırları geçtikçe arka fonda oynayan bir filmmişcesine devam ediyor.


BURADAN SONRASINDA SPOİLER SAYILABİLECEK İNCELEMELER MEVCUTTUR. 



Ana karakterlerimizden Bernard şişesine yanlış madde eklendiği söylentilerine sahip olan bir Alfa-artıdır. Görünüş olarak diğer alfalardan kısa olması nedeniyle ve bu boyuyla gamalara benzemesinden toplum tarafınca yalnız hissetmeye başlamış, kendini toplumdan göremeyen bir karekterdir. Diğerleri gibi soma almaktansa düşünceleri ile kalmayı tercih eden, eleştirileri nedeni ile tuhaf kabul edilen bir karakterdir.


Diğer taraftan toplumdan ayrı yaşamalarına izin verilen bir kızılderili toplumumuz vardır. Burada hala dine inanılmakta, insanlar normal şekilde doğmakta, yaşlanmakta ve ölmektedir. Vahşi alanda doğanların yazgısı burada ölmektir. Diğer topluma geçiş yasaktır.
Ancak vahşileri ziyaret etmek yüksek görevdeki kişilerin vereceği onaylar ile mümkündür. İşte diğer ana karakterimiz John orada unutulmuş bir kızın doğurduğu doğmaması gereken bir karakterdir.


Asıl olaylar Bernard'ın John'u bulması ve onu topluma getirmesi ile başlar. Annesi tarafından anlatılan dünyayı görmek John için mükemmel bir şeymiş gibi hissettirir çünkü kitapta kızılderililerde ayrımcılıkların devam ettiği belirtilmektedir. (İlk tanışmalarında deri rengimden ötürü uygun değilmişim demesi ve çocukluktan büyüklüğe geçiş töreninde onu sıradan atıp sana göre değil denmesi)
Her iki durumda da Bernard ve John toplumca yalnızlığa itilmiş farklılıkların ötürü mutsuz olan insanlardır.


Kısa süre içerisinde John şartlandırılmamış olmasının etkisi ve dine evliliğe göre büyüdüğü için toplumu çılgınca bulmaya başlar. Lenina herkes herkes içindir mantığıyla yaşadığı için John nun hareketlerine kafasını öyle bir takar ki düşünceler içindeyken bir şişeye hastalık aşısı yapıp yapmadığını unutur. İkinci aşıyı yapma riskini alamaz ve sonraki şişeye geçer. O şişenin sahibi 22 yıl sonra yüzyıllardır rastlanmayan bir hastalığa yakalanıp nedeni bilinmeden ölecektir. Bu örnek bile insanların aşka, elde edemeyeceği bireylere karşı huzursuzluğunun toplumsal ve diğer bireylere olan zararını göstermek için yeterli sunulmuştur.


John ise Lenina'yı sevmesine rağmen bir bedel ödemeden ona sahip olmanın düşüncesi bile çıldırmasına yeter. Ölen annesi için toplumca sıradan görülmesi, soma kullanarak uzaklaşmaları... Hepsi John için aşırı şeylerdir.


Vahşinin yapacakları, olacakları sizin okumanıza bırakıyorum.

. . .

"Ben keyif aramıyorum. Tanrıyı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum."
"Aslında" dedi Mustafa Mond, "siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz."


........


ALINTILAR...
Oysa adam oldukça iyi niyetli davranmmıştı. Kaldı ki bu, durumu, bir bakıma daha da kötüleştiriyordu. İyi niyetli olanlar, kötü niyetlilerle aynı tarzda davranıyordu.


Hayvanların arasında bir tek biz "gelecekte bitmiş zaman" kipinin acısını çekeriz.


Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerine kara kara düşünmeyin.Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.


mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: İnsanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek.


Çarklar sürekli dönmeli ama bakımsız dönemezler


Ben benim ve keşke ben olmasaydım.


Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip geçerler.


Kendim olmayı yeğlerim. Suratsız da olsa kendim olayım. Ne kadar neşeliyse de başkası olmak istemem


Bugün alabileceğin keyfi asla yarına erteleme


Bir adam durmadan gülümseyebilir, ama yine de yılanın biri olabilir.


Evet, mesele tam da bu. Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun.


İnsan mutluluk konusunu düşünmek zorunda olmasa, yaşam ne kadar eğlenceli olurdu!


Mutsuzluğu, burada yaşadığın sahte, yalancı mutluluğa yeğlerim.


Çünkü ulaşabileceği biriydi. Bir dostun temel işlevlerinden biri, vermek istediğimiz, ama düşmanlarımıza uygulayamadığımız cezaları (daha yumuşak ve sembolik bir biçimde) çekmektir.


Kolay vazgeçerek hiçbir şey elde edemezsin.


ünya şu anda istikrara kavuşmuş durumda. insanlar mutlu; istediklerini alıyorlar ve ulaşamayacakları şeyleri de istemiyorlar.


Çünkü gerçekten ahmakça. Söylenecek bir şey yokken yazmak..


Elbette her birimizi bir şişede geçiririz yaşamımızı.


Ben gerçekle ilgilenirim, bilimi severim. Ne var ki gerçek, bir tehtitdir.


Mutluluk zor zanaat, özellikle de konu başkalarının mutluluğu olunca.


-"Yüzlerce yıl öcesinin tanrısını anlatıyorlar. Şimdinin tanrısını değil."
"Ama Tanrı değişmez ki."
-"İnsanlar değişir ama."


Bizi asla yanıltmayacak bir şeye tutunma ihtiyacı hissederiz; bir gerçekliğe, mutlak ve ebedi bir gerçekliğe


Bir değerin saygınlığı ve kıymeti ona ulaşmaya çalışıncaya kadar.


Köklerini kazıdınız. Evet, kesinlikle sizin tarzınız. Katlanmayı öğrenmek yerine tatsız olan her şeyin kökünü kazımak.

...

"Ben keyif aramıyorum. Tanrıyı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum.""Aslında" dedi Mustafa Mond, "siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz."

Share on Google Plus

About gezen mühendis

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder

Rotasız Seyyah Kitap İncelemesi

  Rotasız Seyyah Kitap İncelemesi Ufkunuzu genişletecek, bir çok olaya farklı açıdan yeni bir görüş kazanacağınızı düşündüğüm kitap. En azın...

Bu Blogda Ara